Tweet |
11. eTR Ödülleri Sahiplerini Buldu
TÜSİAD ve Türkiye Bilişim Vakfı`nın, ekonomide ve toplumsal yaşamda kalitenin, verimliliğin, rekabet gücünün artırılması, bilgi toplumuna dönüşümün gerçekleştirilmesine destek amacıyla verdiği "eTR Ödülleri" için TBMM`de tören düzenlendi.
TÜSİAD ve Türkiye Bilişim Vakfı`nın, ekonomide ve toplumsal yaşamda kalitenin, verimliliğin, rekabet gücünün artırılması, bilgi toplumuna dönüşümün gerçekleştirilmesine destek amacıyla verdiği "eTR Ödülleri" için TBMM`de tören düzenlendi.
Bu yıl 11`incisi verilen ödül için düzenlenen törene TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker katıldı.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, " Siber güvenlik konusu ülke için en önemli sorunların başında geliyor. Eskiden düşman dediğimiz sınırlardan geliyordu, şimdi nereden girdiği belli olmuyor. Ama bir hayatı karartmaya yetiyor" dedi.
TÜSİAD ve Türkiye Bilişim Vakfı`nca (TBV) çeşitli kategorilerde bilişim alanındaki projelere verilen "eTR Ödülleri" düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Çiçek, törende yaptığı konuşmada bilgi teknolojilerinin önemini vurgulayarak, Türkiye`nin önemli aşamalar kaydettiğini belirtti.
Bilişim alanındaki gelişmelerin ne anlama geldiğini anlayabilmek için günlük hayattaki değişikliklere bakmanın yeterli olduğunu belirten Çiçek, hizmetlerin sanal ortamda gerçekleştirilebilmesinin zamandan tasarruf sağladığını, yaşam konforunu yükselttiğini kaydetti.
Halk arasında "Allah devlet kapısına düşürmesin" şeklinde bir söz bulunduğunu hatırlatan Çiçek, bilişim teknolojisindeki gelişimin bu şikayeti de büyük ölçüde ortadan kaldırdığını söyledi.
Bilişim alanındaki gelişmelerle birlikte siber güvenlik konusunun da önem kazandığına işaret eden Çiçek, yargı, güvenlik, sağlık ve eğitim gibi alanlarda siber güvenliğin etkin olması gerektiğine dikkati çekti. Çiçek, şöyle devam etti:
"Belli ki günümüzde bir savaş türüdür bu. Siber güvenlik konusu ülke için en önemli sorunların başında geliyor. Eskiden düşman dediğimiz sınırlardan geliyordu, şimdi nereden girdiği belli olmuyor. Ama bir hayatı karartmaya yetiyor.
Bu devlet hayatı bakımından önemli ama bir de bu alandaki gelişmelerin özel hayat açısından getirdiği sıkıntılar var. Onu da yaşıyoruz. Bu alandaki gelişmeler eğer yasal alt yapısı, düzenlemeleri iyi yapılamazsa kişi hak ve özgürlükleri bakımından da çok önemli sıkıntılara yol açabilir. Özel hayatın gizliliği başta olmak üzere insanların hayatını karartma noktasında bir kısım kötü niyetlilere de fırsat verdiğini ifade etmek isterim. Bu tartışmaları Türkiye olarak biz de yaşıyoruz. Kanunsuz dinlemeler vesaire adı altında birçok kişinin hayatı karartıldı, karartılıyor ve o kanaldan elde edilen bilgiler şantaj unsuru olarak belli menfaatlerin temini bakımından kullanılır hale geliyor."
Çiçek, bunun yalnızca vatandaşlar bakımından değil, devlet yönetiminde görev alanlar için de büyük bir tehdit olduğunu söyledi.
Bilişimdeki değişim ve dönüşümün kimlikler üzerindeki etkisine de dikkati çeken Çiçek, "Elektronikteki gelişme tek başına bırakıyor insanı koca dünyada. Artık muhatabı bir ekran veya önündeki bilgisayar. Neyi nasıl paylaşıyor? Dostluklar, ilişkiler ne üzerine kuruluyor? Çocuklar, gençler üzerinde olumlu, olumsuz ne gibi tesirler icra edecek? Toplumda bu manada kimlik, kültür değişikliklerine sebebiyet verecek, bu bir araştırma konusudur" diye konuştu. Çiçek, ortaya çıkabilecek sosyal problemlerin de mutlaka dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Çiçek, bugünün dünyasında ülkelerin yerini belirleyecek hususun bilişim alanındaki çalışmaları olduğuna işaret ederek, "Biz bütün çabalara rağmen bilgiyi kullanan toplumuz, üreten toplum olduğumuzu söyleyemem. Bilgiyi üreten toplum olmadığınızda bu cari açıklar olmaya devam edecek" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye`deki hızlı gelişimin bazı ülkeleri rahatsız ettiğini ve tavır almalarına yol açtığını ifade eden Çiçek, ancak bunun yeterli olmadığını, hızla bilgiyi üreten toplum haline gelinmesi gerektiğini belirtti. Çiçek, "Biz bilgiyi kullanan toplum olmakla yetinir, lazım olan bilgileri kendimiz üretemez, başkalarına satamazsak bir çok konuda sıkıntı çekmeye devam ederiz" diye konuştu.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Ceylanpınar ve Harran ile ilgili yürüttükleri iki proje için Guinness Rekorlar Kitabı`na başvurduklarını bildirdi.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü, "Özel Ödül"e, Ceylanpınar Sulama Projesi ile layık görüldü.
Ödül dolayısıyla konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, "bir müsibet bin nasihattan evladır" sözüne işaret etti. Eker, 2007`de son 60 yılın en şiddetli kuraklık dönemini yaşadıklarını anımsatarak, "O yıl Ceylanpınar Tarım İşletmesi`nde 50 bin hektar araziyi sürdük, tohum ektik, gübreledik ancak hiç yağış almadığımız için üzülerek, hüzünle sırtımızı dönüp gittik" dedi.
Eker, Ceylanpınar Tarım İşletmesi`nde 110 bin hektar arazinin bir daha böyle felakatle karşı karşıya kalmaması için üretecekleri çözümleri düşündüklerini anlattı. Eker, jeolojik etütler yaptıklarını, Ceylanpınar Tarım İşletmesi`nin bulunduğu arazinin altında yüzlerce metre derinde çok büyük su kaynakları tespit ettiklerini söyledi. Eker, burada, dünyada bir sahadaki en geniş alanda yapılan, en modern ve en yüksek teknolojinin kullanıldığı modern sulama sistemi kurduklarını belirterek, 500 bin dönüm arazinin, bu projeyle sulamaya açtıklarını vurguladı.
Kurdukları sistemle, bitkinin üzerine yarım, bir metre mesafeden yağmur yağdırıldığını ifade eden Eker, bunun bilgisayar kontrollü olduğunu kaydetti. Eker, "Burada ileri teknoloji, bilişim teknolojisi, toprağın muhafazası, erozyona, tuzlanmaya karşı önlemler var. İki yılda bir ürün alıyorduk, iki yılda bir ekiyorduk, dekar başına 200-250 kilogram kadar, hektara 2-2,5 ton kadar ürün alabiliyorduk. Şimdi her yıl ekiyoruz ve dekar başına şu anda 500- 600 kilogram, hektar başında 5-6 ton hububat alıyoruz. Nadas yok, her yıl ekebiliyoruz" diye konuştu.
Eker, bunun, geleneksel anlamda devlet işletmelerinin zarar etmeden de yönetilebileceğini ortaya koyduğunu vurguladı.
Teknoloji kullandıklarını, sermayeyi artırdıklarını dile getiren Eker, doğru yönetim teknikleriyle de bunu gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Eker, 21. yüzyıl için gelecek bilimcilerin, gıda, enerji ve suyu, üç mücadele alanı olarak nitelendirdiklerini belirtti. Eker, dünyada kullanılan suyun yüzde 75`inin gıda amaçlı tarım için olduğu gözönünde bulundurulduğunda, mücadele alanının enerji, gıda ve tarım olduğunu söyledi.
Bakan Eker, şöyle devam etti:
"1960`lı yılların sonundan başlayıp 1980`li yılların sonuna kadar, yer altı sulamalarıyla Harran`da yapılan hatalı sulama uygulamalarıyla 50 bin hektar arazi tuzlanma sorunuyla karşı karşıya kaldı, çoraklaştı. Biz onun için ayrı bir proje yaptık. Bunun bir kısmını kurtardık, diğerini de kurtarıyoruz, 2014 sonuna kadar orası bitecek. Geçmişte hatalı uygulamalar nedeniyle çoraklaşmış 50 bin hektar araziyi de tekrar kazandırıyoruz.
Bu iki projeyle ilgili Guinnes Rekorlar Kitabı`na başvurduk. Ceylanpınar ile ilgili dünyanın büyük alandaki, en modern ve en büyük sulama projesi olması nedeniyle başvurduk. Dünyada bunun kadar modern ve büyük, etkin kaynak kullanımının sağlandığı bir başka proje yok. Diğer Harran bölgesinde yaptığımız drenaj çalışmasında, yer altına on binlerce kilometre drenaj için süzgeç görevi gören borular döşedik. Toprağın tuzlarını çekip götürecek ve toprağı yıkayarak tekrar organik kabiliyetini artıracak proje."
Türkiye Bilişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı, bu yıl TÜSİAD ile birlikte düzenledikleri ödüllerin 11`incisini verdiklerini anımsattı. Eczacıbaşı, bu ödüllerin artık rüştünü ispat ettiğini söyledi.
Eczacıbaşı, geçen 11 yıl boyunca 350`ye yakın projenin başvuruda bulunduğunu ifade ederek, bu yıl 52 kurumun ödül için başvuru yaptığını bildirdi.
Bu ödüllerin bir yolculuk olduğunu dile getiren Eczacıbaşı, kazancı ve kaybı ortak paylaştıklarını kaydetti.
Eczacıbaşı, ödül alan, almayan her projenin, kendileri için çok değerli olduğunu belirterek, yarışan her projenin ülkenin daha rekabetçi bir yapıya kavuşması için adım olduğunu vurguladı.
2014 bütçe ödeneğinin yüzde 12`sinin faiz ödemesine ayrıldığına işaret eden Eczacıbaşı, bunu tersine çevirmeleri gerektiğini söyledi. Eczacıbaşı, tasarruf ve verimliliğin, e devlette ana tema alması gerektiğini ifade etti.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, bu projeden gurur duyduğunu, bu çalışmaların Türkiye`nin gururu olduğunu dile getirdi.
Bilgi teknolojileri arasında yaşanan gelişmelerin, yepyeni bir dünyanın kapılarını açtığını belirten Yılmaz, e devlet projesinin, kamu hizmetlerinin daha ucuz, etkin şekilde sunulmasına, kamuda tasarruf ve verimliliğe katkı sağladığına işaret etti.
Ödüller için aldıkları her başvurunun, bilgi toplumunun gelişmesine katkı sağladığını kaydeden Yılmaz, "Katılanlar arasında yarışın mağlubu yok, galibi ise ülkemiz" dedi.
E-Güven Genel Müdürü Can Orhun, bilişim sektöründeki gücün, Türkiye`nin gücü olacağını ifade etti.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, kişileri toplum nazarında mahkum eden, mahremiyetini, kişilik haklarını yok eden faaliyetlere de asla müsamaha göstermeyeceklerini belirterek, "Müsamahaya sonuna kadar varız ama vahşete de sonuna kadar karşıyız" dedi.
Yıldırım, TÜSİAD ve Türkiye Bilişim Vakfı`nın bu yıl 11`incisini verdiği "eTR Ödülleri" için TBMM`de düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, bilgi toplumu hedeflerinden birinin daha gerçekleştiğini belirtti. Yıldırım, e-devlet dönüşümünü hızlandıracak, teşvik edecek ödüllü toplantı yaptıklarını anımsattı.
Türkiye`yi, bilişimde Afrika seviyelerinden alıp, Avrupa`nın en ileri ülkelerinin seviyesine getirdiklerini kaydeden Yıldırım, bunu söylediklerinde bazıları için inandırıcı gelmediğini ifade etti. Yıldırım, AB İlerleme Raporlarına baktıklarında, biraz eksik söylediklerinin görüleceğini belirterek, "Onların ortalamalarının da biraz üzerine çıkmışız. Bu ülkemiz için güzel bir şey ama yeterli değil" dedi.
Yıldırım, her şeyin değiştiğini, hız kesmemeleri gerektiğini dile getirdi. Yıldırım, eskiden eleştiren devlet varken şimdi e`leşen devlet olduğunu vurgulayarak, çok önemli dönüşüm yaşadıklarını, hızla yol aldıklarını belirtti.
Türkiye`nin 2000`li yılların başında e dönüşümle ilgili inisiyatif aldığını anımsatan Yıldırım, birçok toplantı yapılmasına, raporlar yayınlanmasına rağmen adım atılmadığını anlattı.
Yıldırım, 2007`deki toplantıda, "İnisiyatif alıyorum, e-Türkiye`yi kuralım, bundan başlayalım" dediğini kaydederek, şöyle devam etti:
"116 eylemi birden nasıl gerçekleştireceğiz diye herkes büyük bir gayret harcıyor. Bir bakışta ekrandaki noktalarda fili oluşturacak görüntüyü kurmak gibi bir şey. Sayın Başbakan, 18 Aralık 2008`de e-devleti başlattı. O gün başlanan e-devlet uygulamasında, bugün aşağı yukarı 16 milyon vatandaşımız, bütün zihinsel dirençlere rağmen e-devleti kullanır hale geldi. 119 kurum, 877 kalem hizmet var. Bu belki bazıları için muazzam gelişme olarak görülebilir ama çok mütevazı gelişme. Türkiye`nin altyapısını, yaş ortalamasını dikkate aldığımızda gelişme, beklentilerimizin çok gerisinde. Bunun nedeni ne? Zihinsel dönüşüme ihtiyaç var. Bilgi toplumu olmak için mutlaka zihinsel dönüşüm şart.
Alışkanlıklarımızı kolay kolay terk edemiyoruz. Bir hizmet, bir kurum tarafından elektronik ortamdan verilmeye başlanıyor. Sonradan `Ne olur ne olmaz, sağlama alalım, vatandaş tekrar gel, şu kağıtları doldur, imza, makbuzu al` Tekrar başa sarıyoruz. Fiziki ortamda hizmet vermeye devam ediyoruz. Bunun için çoğu kez mevzuatın arkasına sığınıyoruz. Mevzuatın arkasına sığınmak değil, kamunun gücünün elden gideceği endişesi var. Kamu gücü, vatandaşla karşı karşıya geldiğiniz zaman ortaya çıkar. `Vatandaşı görmezsiniz, hizmetler sanal ortamda olursa o zaman bizim fiyakımız azalır.` Bu da bir zihinsel dönüşüme ihtiyaç gösteriyor. Eğer bilgi toplumu olacaksak bunu yapmaya mecburuz. Dünyada iki tür ülke var; online ve offline ülkeler. Türkiye online ülke oldu, iyi konuma geldi."
Bakan Yıldırım, hazırladıkları akıl yollarını, hizmetlerle donatmak gerektiğini, bunu sadece devletin değil şirketlerin de yapacağını söyledi. Yıldırım, en küçük işletmesinden en büyük holdingine kadar bu dönüşümün gerçekleştirilmesi gerektiğini dile getirdi.
İnternetin, bütün yaşamlarını kuşattığına işaret eden Yıldırım, aile kavramına yeni bir birey, tanımın daha geldiğini, cep telefonu ve internetin aile bireylerinden biri olduğunu anlattı.
Yıldırım, bilgi toplumu hedeflerine doğru hızlı adımlarla ilerlediklerini dile getirerek, en büyük tehdidin, zaman planlaması yapamamak olduğunu söyledi. Yıldırım, 3 yıllık koydukları hedefleri, 6 ay sonra düzeltmek zorunda kaldıklarını belirterek, bunun da bilişimin, sanal ortamın, elektronik ortamın özelliğinden kaynaklandığını vurguladı. Yıldırım, kendileri için zaman kavramının, gün, ay, yıldan oluşurken, bilişimde zamanın saniyenin yüzde, binde biri olduğunu belirtti.
Bilişim, bilişimdeki dönüşümün, verimde, üretimde, hizmet kalitesinde artış, vatandaş memnuniyeti anlamınageldiğini vurgulayan Yıldırım, "Eğer Türkiye, 2023`de Cumhuriyet`in yüzüncü yıldönümde on büyük ekonomi içinde yer alacaksa, bu büyük hedefi tutturacaksak, bilgi toplumu bunun merkezinde yer almalı" dedi.
Yıldırım, internet alan adları ve numalarını yöneten, ABD`de bulunan bir kuruluşun, ikinci ofisini İstanbul`da kurduğunu, üçüncü ofisin ise Singapur`da olacağını anlattı. Yıldırım, Avrupa, Afrika, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya bölgesi verilerinin Türkiye`de bulunacağını, bilginin toplanıp dağıtıldığı merkez olacağını kaydetti.
İnternetin bugünü, yarınının konuşulduğu en büyük toplantı olan IGF`in, Eylül 2014`de İstanbul`da toplanacağını bildiren Yıldırım, bütün bunların tesadüfi olmadığını söyledi.
Yıldırım, onlarca mezvuat yaptıklarını, e-devlette yüzlerce hizmet verildiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Ama bir sitemim var. Direnç halen devam ediyor. E-devlete geçişte ağır gidiyoruz. Mutlaka hızlanmamız gerekiyor. Yasal anlamda hiçbir engelimiz yok sadece zihinlerdeki engeli değiştirmek zorundayız. Başka bir şeye ihtiyacımız yok. Islak imzadan elektronik imzaya geçişte de epey yol alık. Bunun mevzutanı, dünyada en önce yapan ülkelerin başında geliyoruz, 2004`te yaptık. Geldiğimiz yer, bizim görmek istediğimiz yer değil. Onun için bununla ilgili teşvik ve zorlayıcı önlemler almak zorundayız. Eğer çevrecilik istiyorsak buna ihtiyacımız var.
Birkaç tehdidimiz var, bunlardan biri siber güvenlik. Bu, ülke güvenliği kadar önemli hale geldi. Artık büyük kara ordularına, hava, deniz kuvvetlerine, nizami silahlı kuvvete ihyitaç yok. Tuşlarla, internetle bir ülke diz çöktürülebiliniyor. Bunu Estonya, İran, Gürcistan`da gördük. Siber güvenlikle ilgili ciddi adımlar attık. Ülkemizin altyapısına, bilgi içeriğine yönelik tehditleri artık sanal sınır kapılarında karşılıyoruz. 2014`de uluslararası nitelikte tatbikat yapacağız. Bilgisiyarlardan buralara saldırı yapacağız, kurumlarımızın ne kadar hazırlıklı olduğuna dair dayanıklılık testi yapacağız. Siber güvenlik ordusunu biz kuracak değiliz, biz koordinasyon yapıyoruz. Çalışmalarımız iyi gidiyor."
Birkaç önemli yasanın komisyonda görüşüldüğüne işaret eden Yıldırım, bunlardan birinin, Türkiye`nin veri merkezi haline getirilmesi için teşvikler içerdiğini bildirdi.
Yıldırım, internetteki bazı suçlarla mücadele konusunda hürriyeti bağlayıcı cezalar bulunduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Veri merkezlerinin Türkiye`ye gelmesi, burada faaliyet göstermesinin önünde en büyük engeldi, bunu kaldırıyoruz. Maddi suça maddi ceza getiriyoruz. Çok daha önemli bir şey yapıyoruz. Kişi mahremiyeti, kişilik haklarının ihlaline yönelik her türlü girişime sanal ortamda acımasızca müeyyide uyguluyoruz. Bu sadece bununla sınırlı. Diğer alanlarda ise alabildiğince özgürlük alanını genişletiyoruz. İnsanları toplum nazarında mahkum eden, mahremiyetini, kişilik haklarını yok eden faaliyetlere de asla müsamaha göstermeyeceğiz. Müsamahaya sonuna kadar varız ama vahşete de sonuna kadar karşıyız. Tartışmak, konuşmak eyvallah ama kırıp dökmek, ülkeyi savaş meydanına dönüştürmeye hiçbir vatandaşımızın gönlü razı gelmez. Bu kültürü yaygınlaştırmamız lazım, birbirimizi ötekileştiren değil, kucaklayan, birleştiren anlayışı yerleştirmemiz lazım."
Konuşmaların ardından kamu kurumları, yerel yönetimler, kamudan iş dünyasına hizmetler, kamudan vatandaşa hizmetler kategorilerinde bilişim alanındaki aday projelerin tanıtımları yapıldı. Uzmanlardan oluşan 17 kişilik jüri tören sırasında elektronik oylama ile dereceye giren projeleri belirledi. Oylama sonucunda farklı kategorilerde Seferihisar ve Yalova Belediyeleri, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Sosyal Güvenlik Kurumu ile Ekonomi ve Dışişleri Bakanlığı`nın bilişim alanındaki hizmetleri ödüle değer bulundu.